Portakal Çiçeği Vadisi ve Dikmen Vadisi Proje
Deneyimi
6K; Kurgu, Kamu Yararı, Katılım, Kaynak, Kapasite, Katılım
1989-1994
yılları arasında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın yönetimi tarafından
Portakal Çiçeği Vadisi (PÇV) ve Dikmen Vadisi (DV); senaryosu yazılan, kamu yararı
ön plana çıkarılan, katılımcı, kaynak yaratan, arazi kapasitesini iyi
değerlendiren ve kaliteli çevre yaratmayı ön plana çıkaran ilk kentsel dönüşüm
proje örnekleridir. Bir başka deyişle, her iki proje ülkemizde uygulanan
kapsamlı kentsel dönüşüm başarı öyküsüdür.
Başarı
öyküsünün temelinde ‘proje geliştirme’
yaklaşımı bulunmaktadır. Murat Karayalçın ve ekibi tarafından Batıkent
Projesinde deneyimlenen bu yaklaşım, farklı boyutları ile bu projelere transfer
edilmiştir.
Ekip ve Bilgi Deneyim Transferi
1979 yılında,
alt ve orta gelir gruplarına kooperatif örgütlenmesi yoluyla konut üretmek
amacıyla Kent-Koop tarafından başlatılan Batıkent Projesi; merkezi yönetim,
yerel yönetim ve kooperatif sektörü
işbirliğinin en önemli örgütlenme modeli olarak ulusal ölçekte çeşitli
kentlerde ‘Kent Kooperatifçiliği’ akımı
ile deneyimlenmiştir. Örgütlenme başarısı ile ‘1987 yılı Dünya Konu yılı’ ödülü ile uluslararası platformlarda
yerini almıştır.
Kent
Kooperatifçiliği modeli ile 250.000 üzerinde kişi kooperatif çatısı altında
örgütlemiş, konut ve yaşam çevresi üretiminde bulunmuştur. 1000’in üzerinde
teknik ve sosyal ekip ile gerçekleştirilen ‘yeni yerleşim projelerinin’ yarattığı sosyal ve politik etki;
Kent-Koop Genel Başkanı Murat Karayalçın’ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
olmasını sağlamıştır.
Batıkent
Projesinde kazanılan;
-
Büyük ölçekli proje yönetim becerisi
-
Kamu, özel ve sivil sektör işbirliği
-
Ulusal ve Uluslararası finansal kaynaklara ulaşma
kapasitesi
-
Liderlik ve ekip çalışması
-
Karar süreçlerine katılım
-
Örgütlenme
-
Diyalog, uzlaşma, lobicilik
vb benzer konulardaki başarı deneyimleri, Batıkent
Projesinde yer alan ekipten bir bölümünün PÇV ve DV projelerine transferi ile
kullanılmıştır.
Proje Demokrasisi
Her üç proje;
‘Proje Demokrasisi’ yaklaşımı ile
geliştirilmiştir. Proje Demokrasisi, projeden etkilenen tarafların ‘proje karar
kurulu’ içinde yer alarak hem karar hem de uygulama süreçlerinde etkin
olmalarını sağlayan katılımcı bir yaklaşım olarak Murat Karayalçın tarafından
geliştirilen ve farklı projelerde deneyimlenen bir süreç.
Özetle, her
üç proje ‘uygulanabilir’ ve ‘yaygınlaşabilir’ bir model olarak
aradan geçen yaklaşık otuz yıldır gündemde yerini korumaktadır. Farklı
zamanlarda, bir başarı öyküsü olarak merkezi ve yerel yönetimler tarafından
örnek alınmaya devam etmektedir. Gerek ulusal, gerekse uluslararası platformlarda
‘en iyi örnekler’ kategorisinde hala
izlenmekte tez konusu yapılmaktadır.
Gecekondu Dönüşüm Süreci
Gecekondu
oluşumuna alternatif olarak başlatılan Batıkent Projesinin devam ettiği
yıllarda, gecekondu alanlarının dönüşümüne ilişkin Kent-Kooperatifçiliği
modelinin dışında kapsamlı ve örnek olabilecek başka bir model 1984 yılına kadar
geliştirilememişti.
1984 yılı; ikinci dönüşüm sürecinin başladığı
yıllardı. O yıl; ‘planlama yetkilerinin merkezi yönetimden yerel yönetimlere devri’
ile ‘ıslah imar planları ile gecekondu
sahiplerine tapu ve parsel bazında imar hakkı verilmesi’ gibi iki önemli
yasal düzenleme gerçekleştirildi. 3030 ve 2981 sayılı iki temel yasanın
çıkarılması, gecekondu alanlarının hızla dönüşüm sürecini tetikleyen en radikal
siyasi karardı.
Artık, 1950-1980 yılları
arasında özellikle büyük kentlerimizin hemen hemen yarısını oluşturan gecekondu
mahalleleri yasaların ve siyasilerin sağladığı olanaklarla piyasa koşullarında
ikinci dönüşüm sürecine girmişti. Süreç çok hızlı gelişmiş, yık-yap yada
sat-yap yöntemi bu kez gecekondu mahallelerinde kullanılmaya başlamıştı.
Topografyaya uyum
sağlayan tek ve iki katlı, bahçeli yapılardan oluşan organik kent dokuları,
ıslah imar planları ile minimum 400 m2 parsel üzerinde yasal 4 kat ve yasal
olmayan ilave katlarla, minimum sosyal
donatı alanları ile organik olmayan kent dokularına dönüşüyordu.
1990’lı
yıllara gelindiğinde ise gecekondu alanlarının pek çoğu ıslah imar planları ile
yetersiz donatı alanlarının olduğu parsel bazında yoğun apartmanlaşma sürecine
girmişti. Bu dönemin
adı ise Islah İmar uygulamaları ile
büyük ve orta ölçekli kentlerimizin hemen hemen yarısını oluşturan
gecekondu alanlarında gerçekleştirilen ‘büyük
dönüşüm’ operasyonu idi.
Yeni Yerel Yönetim; Yeni Dönüşüm Modeli (6K)
Piyasa
koşullarında, yık-yap yada sat yap yöntemi ile parsel bazında gecekondu dönüşüm
modeli ve uygulamalarının olumsuzlukları, yarattığı eşitsizlikler, kentin kaybettikleri,
kimliksiz yapılar ile kaybolan mahalle ve mahalleli değerleri gözle görülür ve
tartışılır hale gelmişti.
‘Keşke böyle dönüşmeseydik’ söylemleri
artmaya başladı. Artık sıra, Batıkent Projesinde sağlanan başarı ve
deyimlerinden yararlanılarak gecekondu alanları için ‘yeni dönüşüm modeli’ tasarlama zamanı gelmişti.
1989 yılında başlatılan
her iki proje; parsel bazında yapılaşma ve yetersiz donatı alanları ile dönüşen
gecekondu dönüşümüne alternatif yeni bir model ortaya koydu. Benzerlik ve
farklılıkları olan her iki proje modelinin ortak temel stratejilerini 6K
temaları oluşturdu.
Yeni yönetim; yeni kentsel dönüşüm modeli için iki temel sorun ve sorunun yanıtını katılımcı
ortamlarda aradı.
-
Birincisi, doğal karakteri bozulmuş ve yapılaşmış
vadilerin sorunu ve ‘Yeni(den) Vadi Nasıl Yaratılmalı’? sorusu.
-
İkincisi ise yaşamın sürdüğü ve karmaşık mülkiyet
sorunlarının bulunduğu vadilerin yerinde dönüşümü sorunu. Temel soru ise ‘Katılımcı Proje Süreci Nasıl Tasarlanmalı’?
İki temel sorun ve soruların yanıtları aramak üzere her
iki proje için 6K temalarını içeren 6 Temel Strateji; Ankara Büyükşehir
Belediye yönetimi ve projeden etkilenenlerle geniş katılımlı ortamlarda
tartışıldı.
Bir başka deyişle, ‘proje
demokrasisi’ yaklaşımı ile süreç yönetimi 6K temaları ile kapsamlı olarak
tasarlandı.
1. Kurgu; Proje Senaryosu
2. Kamu Yararı; Yeni(den) Vadi
3. Katılım; İşbirliğinin Gücü
4. Kaynak; Gayrimenkulün Menkulleştirilmesi
5. Kapasite; İmar Hakları Transferi/Toplulaştırılması
6. Kalite; Katma Değer
6K temaları;
günümüzde de kentsel dönüşüm projeleri için de geçerli örnek olabilecek
stratejileri kapsamaktadır.
1-
Kurgu; Proje
Senaryosu
Proje
hikayesi, yani proje senaryosu farklı bir dönüşüm modeli geliştirmenin olmazsa
olmaz temel koşulu olmalı. Özellikle, yaşayanların olduğu dönüşüm projelerinde,
proje senaryosunun temel ilkeleri projeden etkilenenlerle birlikte yazılmalı.
Her iki proje senaryosu şirket örgütlenmesi üzerinden
yazılmıştır. Portakal Çiçeği Vadisi için PORTAŞ, Dikmen Vadisi için ise
Metropol İmar şirketleri kurulmuştur. Kuruluş ve ortaklık yapıları farklı iki
ayrı şirket, iki projenin de senaryolarını farklılaştırmıştır.
Portakal Çiçeği Projesinde kurumsal yapı, arsa
sahiplerinden gerek belediye gerekse şahıslar ve girişimcinin kamu ve özel
sektör işbirliği ile bir araya
geldikleri bir şirket örgütlenmesi biçiminde olmuştur.
Dikmen Vadisi Projesinde ise Ankara Büyükşehir
Belediyesi ve 6 ilçe belediyesinin ortak olduğu bir proje geliştirme şirketi
kurulmuştur.
Böyle bir yapı içinde modelin oluşturulması, proje
yönetiminin nasıl olacağı, hukuk düzeninin nasıl kurulacağı ve finansmanının
nasıl yaratılacağı vb benzer konular, kısacası ‘’proje senaryosu’’ projeden doğrudan etkilenen kişilerle birlikte
tasarlanmıştır.
Portakal Çiçeği Vadisi; 76 gecekonduda 500 kişinin yaşadığı, kamu ve özel
mülkiyetin bulunduğu, 74 imar
parselinde 240.000 m2 yapılaşma hakkı olan, ancak bir önceki belediye
yönetimi tarafından kamulaştırma kararı alınan ancak uygulanamayan, 11 ha’lık
bir alanı kapsamaktadır.
Dikmen Vadisi ise 5.000
gecekondu da 25.000 kişinin yaşadığı, imar ıslah planları ile parsel bazında 4
kat yapılaşma hakkı verilen, 5 km uzunluğunda 150 ha büyüklüğünde bir alandır.
Çok farklı ölçeklerde, konumlarda
ve farklı mülkiyet yapıları olmasına rağmen ortak modelin ortak ilkeleri de
birlikte tasarlanmıştır.
Ortak
İlkeler;
-
Halka rağmen değil, halkla birlikte proje geliştirme,
-
Parsel bazında yapılaşma yerine, proje bazında yapılaşma
hakkı,
-
Proje bazında yaratılan değerin ortaklaşa paylaşımı,
-
İmar hakkının değil, yaratılan değerin paylaşımı,
-
Kamulaştırma yerine , toplulaştırma sonucunda daha fazla
kamu yararı,
-
Farklı grupların projeye katılımı,
-
Proje ortaklıklarının geliştirilmesi,
2- Kamu
Yararı; Yeni(den) Vadi
Kentsel
dönüşüm projeleri öncelikle kamuya ve kente kazanımlar sağlamalıdır. Bu
kazanımlar, Ankara örneklerinde olduğu üzere ya mekânsal kazanımlar yada
ekonomik ve toplumsal kazanımlar olmalı. Artık, yalnızca yık-yap yaklaşımı ile
yalnızca gayrimenkul odaklı değil, ekonomik ve toplumsal boyutları da içeren
projeler geliştirilmeli.
Ankara örnekleri
özellikle vadilerin yeni(den) kazanılması strateji üzerine kurgulanmıştır.
Ankara
vadiler sistematiğinin önemli iki vadisinin süreç içinde yapılaşmış alan haline
gelmesi sel, yapı kalitesi riski başta olmak üzere ilave imar artışı ile parsel
bazında daha yoğun yapılaşma riski ile karşı karşıya idi. Bir başka deyişle,
vadiler doğal özelliğini kaybetmiş ve doğal afetlere karşı da önemli riskler
taşımaktaydı.
Yeni model
ile vadileri yeniden kazanma zamanı gelmişti. Yani, bir zamanlar kamunun olan
bu vadilerin yeniden kamuya ve kente kazandırılmalıydı. Bu nedenle, her iki
projenin olmazsa olmaz temel ilkesi vadilerin %70’inin yeşil alan olarak
düzenlenmesi ve bunun hukuk mühendisliğinin kurgulanması olmuştur.
Kentsel dönüşüm projelerinde kamu yada kent ne
kazanacak ? bu kazanımları
uzlaşma yoluyla nasıl tasarlayacağız ? temel sorusunun yanıtları ilk kez bu iki
proje kapsamında tartışıldı ve uygulandı.
Portakal
Çiçeği Vadisi Projesinde toplam 110.000 m2’lik alanın 75.000 m2 si yani 2/3 ü
yeşil alan ve park alanı olarak Ankaralıların hizmete sunulurken, Dikmen
vadisinde ise 1.500.000 m2
büyüklüğündeki vadide 5 km uzunluğunda yaklaşık 1.000.000 m2 yeşil alan
planlandı.
Özetle,
geliştirilen projelerle vadinin tamamı olmasa da 2/3 lük bölümü kamuya
kazandırılmış, böylelikle yeni(den) vadiler kent yaşamına katılmıştır.
3- Katılım; Proje Demokrasisi
Projeden
birinci dereceden etkilenen mülk ve hak sahipleri ile proje karar vericileri
ile proje geliştiricilerinin proje senaryosu aşamasında sürece katılmaları ve
tüm kararların uzlaşma yoluyla alınması kentsel dönüşüm projelerinin olmazsa
olmaz temel stratejilerinden olmalı.
Ankara
projelerini farklı kılan önemli stratejik karar uzlaşma yönetiminin sağlanmış
olmasıdır. Farklı ölçeklerde ve farklı toplumsal yapılardaki yaşayanlar ve mülk
sahipleri/hak sahiplerinin karar süreçlerine uzlaşma yoluyla katılım yöntem ve
metotlarının geliştirilmesi, yeni projeler için önemli deneyimler olmuştur.
Her iki
projede ‘proje bazında şirket kurulması’
yaklaşımı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın’ın siyasi
kararı idi. Amaç, belediye bürokrasisi dışında, ancak onlarla uyumlu çalışan,
mülk sahipleri ile hak sahiplerini süreç içine katan, özel sektörün
dinamiğinden yararlanan esnek ve dinamik bir örgütlenme biçimi. Yani, daha önce
Batıkent Projesinde deneyimlenen Proje Geliştirme (Project Development) modeli.
O nedenle,
Portakal Çiçeği Vadisi için PORTAŞ,
Dikmen Vadisi için ise METROPOL İMAR A.Ş
proje yönetim şirketi olarak kuruldu.
PORTAŞ’ın hisse
temsili, arsa sahiplerinden belediyenin %49’luk payı, şahısların % 21’lik payı
ve proje uygulama konusunda deneyimli bir girişimcinin %30’luk payı ile
olmuştur. Şirketin, yönetim ve denetim kurullarında ise projenin
uygulanmasından sorumlu belediye bürokratları ile girişimcinin temsilcileri yer
almıştır.
Böyle bir yapı, özellikle, şahısların, temsilcileri
aracılığı ile karar süreçlerine katılımını ve alınan kararlardan doğrudan
temsilcileri aracılığı ile haberdar olmalarını sağlamıştır.
Ayrıca, bu yapı, belediye yetkili organları ile şirket
arasındaki organik ilişkiyi de sağlamıştır. İlişkide en önemli ilke ise
belediye ile proje yönetim şirketinin aynı ekip içinde olmalarıdır. Başka bir
deyişle, kamu ve özel sektör işbirliğinin birbirini destekleyen bir ekip
anlayışı içinde kurulmasıdır.
METROPOL İMAR ise hisse temsili Ankara Büyükşehir Belediyesi ve 6 ilçe
belediyesinin ortak olduğu, temsilde büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarının
yer aldığı bir şirket örgütlenmesidir.
Hak sahiplerinin mahalle bazında kurdukları kooperatifin yöneticileri ve
mahalle muhtarları ile belediye başkanları, şirket yöneticileri de yer aldığı ‘Proje Karar Kurulu’ proje ile ilgili
tüm kararların, katılımcı bir şekilde alınabilmesi amacıyla bir
oluşturulmuştur.
Portakal
Çiçeği Vadisi proje amaçları ve uzlaşmanın sağlanabilmesi için belirlenen
ilkeler, arsa sahipleri ile yapılan toplantılarda tartışılmıştır. Tartışmalar
sonucunda varılan uzlaşmanın temel ilkeleri;
-
Vadi içinde yer alan tüm parsellerin, gerek konum,
gerekse geçmişte verilen imar hakları yönünden, aynı değerde kabul edilmesi,
yani, eşitlik ilkesi,
-
Geçmiş yıllarda, vadi içinde verilmiş olan imar
haklarının düşürülmesi, ancak, yaratılacak kentsel standardı yüksek çevre ve
inşaat kalitesi sayesinde arsa sahiplerinin mağdur edilmemesi,
-
Vadinin, en az %70-80’inin yeşil alan olarak
düzenlenmesi,
-
Projedeki yatırımların gerçekleşmesi için arsa
sahiplerinden gerek belediye, gerekse şahısların kaynak ayırmamaları,
-
Vadideki gecekonduda yaşayanlara hak sahibi olmadıkları
için Gecekondu Önleme Bölgesinde altyapılı arsa ve projeler verilmesi, enkaz ve
taşınma masraflarının ödenmesidir.
Dikmen
vadisinde ise uzlaşmanın ilkeleri ise;
-
Hak sahiplerine verilecek konut değerinin
hesaplanmasında, mevcut arsa ve gecekondu büyüklüğünün baz alınması,
-
Hak sahiplerine gecekondularına karşılık bedelsiz verilmesi
planlanan 80 m2 büyüklüğün karşılığı belirlenen ortalama puanın altında
kalanların üstünde kalanlara ise bedel ödemeleri,
-
Ancak, her bir hak sahibinin tek bir konut alması,
-
Hak sahiplerine konutlar yapılana kadar kira yardımı
yapılmasıdır.
4- Kaynak; Gayrimenkulün Menkulleştirilmesi
Kentsel
dönüşüm projelerinin uygulanmasında en önemli konu kaynak yaratma, yani proje
finansmanının tasarımıdır. Bugüne kadar, parsel bazında piyasa koşullarında
imar hakları sürekli artırılarak yaratılan kaynaklar sürekli yoğunluk artışı
yaratmış ve kamusal alanların azalmasına yol açmıştır. Artık, yoğunluğu
azaldığı kamusal alanların artırıldığı kendi kaynağını kendi yaratan yeni finansman
araçları gereksinim var.
PÇV ve DV
projelerinde, Türkiye’de ilk kez dolaylı da olsa uzlaşma yoluyla gayrimenkulün
menkulleştirilmesi yoluyla proje finansmanı sağlandı. Artık, bilindik, parsel
bazında ilave imar hakları aktarımı ile ‘Yık-Yap’ yada ‘Sat-Yap’ yöntemlerini
dışında projenin yarattığı katma değer Almanya ve Japonya borsalarında menkul
kıymet olarak satıldı. Amaç, katma değeri yüksek bir proje ile yeni kaynaklar
yaratarak, proje finansmanını sağlamaktı.
Konum
itibariyle değerin yüksek olduğu Çankaya’da yer alan Portakal Çiçeği Vadisi
uzlaşma yoluyla mülkiyet ve imar sorunlarının çözülmesi, mülkiyetin şirket
elinde toplanması, yeşil alan yaratmak için uzlaşma yoluyla imar haklarının
transferi yönetiminin plan notları ile sağlanması projenin önündeki tüm
sorunları ortadan kaldırdı. Yani, proje yönetiminin en önemli aşamaları olan
hukuk mühendisliği ve uzlaşma aşamaları başarılı bir şekilde tamamlanınca,
proje piyasa koşullarında pazarlanabilir hale geldi.
Projeye
uzlaşma yoluyla katılan mülk sahipleri, hem piyasa koşullarından yaratılan
değerden paylarını aldılar hem de şirketin karından pay almış oldular. Belediye
ise hissesinin karşılığını almayarak, altyapı ve yeşil alanın yapımına destek
oldu.
Dikmen Vadisi
ise konum ve ölçek itibariyle ilk aşamada piyasa koşulları gerçekleşemedi.
Piyasanın oluşması ve öncelikle hak sahiplerinin konutlarının yapımı için
Ankara Büyükşehir Belediyesi Türkiye’de ilk kez hazine garantisi olmaksızın
Almanya ve Japonya borsalarında tahvil satışını yaptı. Ankara Büyükşehir
Belediyesi’nin Standart&Poors kuruluşundan 3B notu alması, Japonya’da bu
nota dayalı doğrudan satış yapılmasını sağladı. Almanya DG Bankasının da
güvencesi olması dönemin belediyesinin itibarını göstermesi açısından önemli
idi.
Belediyenin o
günün koşullarında, düşük faizli ve orta vadeli dönüşü olan tahvil satışı
geliri ile proje içindeki ticari yatırımlardan sağlanacak gelirlerle, geri
ödemenin sağlanması koşullu ile ilk yatırımlar yapılmaya başladı.
Her iki
proje; parsel bazı yerine proje bazında proje geliştirme yaklaşımı, uzlaşmaya
dayalı sorun çözme yöntemleri ve kamusal alan yaratma öncelik ilkesi ile
geliştirilip, yönetilince ‘kendi
kaynağını kendi yaratan’ bir proje haline gelmiş oldu.
5- Kapasite; İmar Hakları
Transferi/Toplulaştırılması
Kentsel
Dönüşüm Projelerinde mekan ve yaşam dengesi iyi kurgulanmalıdır. Proje
alanlarının, kent bütünü içindeki ilişki ayrıştıran değil, bütünleştiren olmalı.
Tasarım ilkeleri ‘kapasite analizleri’
dikkate alınarak belirlenmeli. Kapasite analizleri mekan ve yaşam ilişkisi
içinde yapılmalı.
Her iki
vadide mevcut yapılaşma ve imar hakları ile parsel bazında verilen yoğunlaşma
kararları ile vadilerin yeniden kazanılması mümkün değildi. Parsel yerine proje bazında tasarım ve imar haklarının transferi/toplulaştırılması
yaklaşımı, vadilerde yaşam ve mekan dengesinin iyi tasarlanmasına olanak
sağladı.
PÇV ve DV
projelerinde mekan ve yaşam kapasite analizi, vadinin doğal değerlerinin
kurgulanması ve imar hakları ile verilmiş hakların azaltılması ile
sağlanmıştır. Vadilerin, uzun yıllar vadi içi ve dışı yapılaşma ile doğal yaşam
dengesinin bozulması, yeni imar haklarının kapasitenin üzerinde verilmesi
projelerde özellikle mülk sahipleri ve hak sahiplerinin beklentilerini de
artırmıştır.
Doğru
kurgulanmış bir senaryo ile beklentilerin iyi yönetimi, tasarım kapasitesi
seviyesini her iki projede artırmıştır. Fazla imar haklarının proje değerini
artırmadığı, değerin iyi çevre ve iyi tasarım ile aratabileceğinin gösteren iki
önemli proje PÇV ve DV.
Örneğin, PÇV’si
projesinde imar planı ile verilmiş 240.000 m2 inşaat hakkının, proje ile
uzlaşma yoluyla 60.000 m2 ye düşürülmesi, vadinin kapasite analizi ve piyasa
analizi sonuçları doğrultusunda belirlenmiştir.
6- Kalite; Katma Değer
Üçüncü
dönüşüm sürecine girdiğimiz günümüzde maalesef kaliteli çevre yaratamıyoruz.
Bunun önündeki en büyük engel ise kapasite üzerinde imar haklarının
artırılması. Zaten, çok yoğun olan mahallerimizde var olan yapılaşmanın
azaltılması gerekirken artırılması mekandan kopuk dikey yapılaşma sürecini
hızlandırmakta.
Kaliteli
çevrenin birinci koşulu kamusal alanları artırmak, ikincisi ise kimlikli
yapılar ve kentsel dokular yaratmakla olur.
PÇV’si
projesinde yaratılan yeşil alan kalitesi ve yapıların kalitesi proje değerini 4
misli artırmıştır. Vadide imar hakları 3/4 oranında düşürülürken, imar planındaki
yeşil alan miktarı 5.000 m2 den 75.000
m2 ye çıkarılmıştır. Vadide, Ankaralılara hizmet edecek rekreasyon alanı ile
kültür merkezi yatırımı gerçekleştirilmesi de projenin katma değerini
artırmıştır.
DV’si
projesinde ise Ankaralıların ihtiyacı olan büyük bir göletin, projenin vitrini
olan 1.etap içinde tasarlanması ve uygulanması projenin değerinin çok katkı sağlamıştır.
Yeşil alan,
park, rekreasyon alanları ile kültür merkezi, sosyal alanlar vb benzer donatı
alanlarının her iki projede imar planı standartlarının çok üstünde tasarlanması
kaliteli çevre yaratırken, mimari tasarımların farklı mimari gruplara
yaptırılması ise tasarım kalitesini artırmıştır.
İki Projeden Alınan Dersler; Kentsel Dönüşüm İçin
10 Temel İlke
1989-1994
yılları arasında dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın
döneminde geliştirilen ‘proje demokrasisi’ deneyimlerinden alınacak pek çok
ders var.
Bir başka
deyişle, 2. dönüşüm sürecinde yaşanan PÇV ve DV proje deneyimleri, 3.üncü
dönüşüm sürecinin yaşandığı günümüzde çok ama çok değerli. Her iki projenin
kendi zamanının siyasi ve piyasa koşulları dikkate alınarak yapılacak olumlu ve
olumsuz eleştiriler, günümüz yeni kentsel dönüşüm modellerinin geliştirilmesi
ve çeşitlendirilmesi için iyi incelenmeli ve değerlendirilmeli.
1.
Proje
Senaryosu
Parsel
bazında dönüşüm yerine, proje bazında dönüşüm proje geliştirme süreci iyi
tasarlanmalı. Süreç, projenin hikayesinin yazılması ile başlamalı, projeden
etkilenenlerin katılımı ve proje finansmanı yöntemlerine kadar iyi
kurgulanmalı.
2.
Proje Ortaklıkları
Proje
ortaklıkları ve sorumlukları katılımcı ortamlarda belirlenmeli, projenin
özeliklerine göre ortaklık modelleri geliştirilmeli. Ortaklık modelleri
geliştirilirken ulusal ve uluslararası deneyimlerden mesajlar alınmalı. Her bir
projenin karakteri ve aktörlerine göre farklı proje ortaklıkları oluşturulmalı.
3. Lider ve Ekip Çalışması
Proje geliştirme ekibi kurulurken siyasi ve teknik
ekip eşgüdümünü sağlayacak organizasyon
yapısı oluşturulmalı. Proje liderliğini üstlenen vizyon sahibi belediye
başkanı, ekip çalışmasını özümseyen teknik kadro işbirliği içinde çalışmalı.
Siyasi ve teknik kadro için uzlaşılmış proje temel ilkeleri proje yönetim
rehberi olarak benimsenmeli. İki güç arasında denge iyi oluşturulmalı.
4 4. Güven ve Eşitlik
Uzlaşmaya dayalı kentsel dönüşüm projelerinde
özellikle başta kamu olmak üzere proje geliştiricilerinin projeden etkilenenlere
karşı güven duygusunu projenin her aşamasında sağlamalı. Güven sağlamanın en
önemli koşulu ise şeffaf ve katılımcı yönetim yaklaşımı. Eşit koşullarda
katılım, yaratılan değerin eşit
paylaşımı vb benzer temel ilkelerin uygulanması örnek projelerin çoğaltılması
için çok önemli.
5.
Tematik
Stratejiler
Günümüz
beklentilerini dikkate alan yeni ve yenilikçi temalar çerçevesinde proje
geliştirme stratejileri belirlenmeli. Kurgu, Kamu Yararı, katılım, Kaynak,
Kapasite ve Kalite (6K) temaları ve
stratejileri detaylı incelenmeli, ilave yeni temalar geliştirilmeli.
6.
Kamu Yararı
3.dönüşüm
sürecinde, kentlerin geçmişte yitirdiklerini yeniden kazanmak için kamu yararı
ilkesi olmazsa olmaz öncelik olmalı. Kamu, yararı yalnızca mekânsal kazanımlar
değil, toplumsal ve ekonomik kazanımları da içermeli.
7.
Sosyal Etki
Projeyi
etkileyen ve projeden etkilenenlerin etkileşim içinde olacakları empati
ortamları yaratılmalı. Empati yöntemleri geliştirilmeli. Projelerin olası
olumsuz etkilerini önceden tespit etmek ve olumsuz etkileri azaltmak üzere ‘Sosyal Etki Değerlendirmesi’ (SED)
Raporları hazırlanmalı.
Tasarım
sürecine yaşayanların ve çalışanların katılımı için araştırma, katılım ve
tasarım süreçlerini ele alan ‘Sosyal
Etki Tasarım’ (SET) yönetimi yapılmalı.
8.
Uzlaşma
Yönetimi
Projeden
etkilenenlerin karar süreçlerine katılımı ve etkin olmaları için 6B; Bilgi,
Bilinç, Buluşma, Beklenti, Belirsizlik ve Benimseme süreç basamakları adım adım
izlenmeli. Uzlaşmanın temel ilkeleri projeyi etkileyen ve etkilenenlerle
birlikte belirlenmeli. Büyük çoğunluğun uzlaşması halinde proje kararlılıkla
uygulanmalı.
9.
Yenilikçi
Yöntemler
Kamusal
alan yaratmak ve mekan kapasitesini iyi değerlendirmek üzere İmar Hakları
Transferi ve/veya Toplulaştırılması vb benzer yöntemler geliştirilmeli. Yeni
finansman kaynakları yaratmak ve çok hisseli mülkiyetin sorunlarını da çözmek
üzere menkulleştirme yöntemi çeşitlendirilmeli.
10.
Proje Alanı Belirlenmesi
Kentlerin; değer, yoksunluk, yoğunluk, risk ve silüet haritaları
dikkate alınarak proje alanları belirlenmeli.
Siyasi yada ticari kararlarla proje alanları saptanmamalı. Her bir projenin,
kent ile bütünleşmesini sağlayacak planlama ilkeleri belirlenmeli.
Sonuç olarak, Murat Karayalçın ve ekibi tarafından gerçekleştirilen
kapsamlı büyük projeler; Batıkent deneyiminin ardından Portakal Çiçeği ve
Dikmen Vadisi Kentsel Dönüşüm Projeleri günümüzde ve gelecekteki büyük projeler
için hala dersler alınabilecek özelliğini devam ettiriyor.
Günümüzde, bu projelerin ders ve tez konusu yapılmasına devam edilmesi,
ulusal ve uluslararası platformlarda tartışılıyor ve izleniyor olması çok
değerli olduğunun önemli göstergeleri. Bu projelerin daha değerli kılacak olan
ise bu deneyimlerden ders alarak günümüz beklentileri ve koşullarına göre yeni
proje yaklaşımlarının geliştirilmesi olacak.
Yorumlar
Yorum Gönder